8 Mayıs 2013 Çarşamba

Met Gala 2013

Moda endüstrisi için en önemli gecelerden biri , "Met Ball" veya " Met Gala" olarak adlandırılan bu gece New York'ta bulunan Metropolitan Müzesi Kostüm Enstitüsü Galası. Her yıl düzenlenen baloda Metropolitan Müzesindeki moda sergisinin açılışı kutlanıyor.  Moda dünyasının en iyi kırmızı halı olayı olarak da nitelendiriliyor. İlk red carpet yazımın da bu gala için olması enteresan oldu. Bana da bu yakışır!
Punk temalı gecede temaya ne kadar uyulduğu tartışılır, zaten uymak zorunda da değiller herhalde...
Lafı fazla uzatmadan beklenen celebrity ve kıyafetlere göz atalım...

My dear international followers; I love you so much that I can't help writing in English, "for your eyes only"
As you know , or maybe don't , Met Gala is the celebration of the annual opening of Metropolitan Museum fashion exhibit at the Costume Institute. The best red carpet event of the fashion industry. Its ironic that my first subject as "red carpet" is the Met Ball 2013. The theme was "punk". Its quite debatable if the guest really understood or reflected the theme. Well they don't have to anyway, as you can see they attend and we watch :)  Lets take a look at the celebrities and the dresses...

Taylor Swift;  J Mendel giymiş. kalıp çok iyi, yakışmış. Saçlarını toplasa daha iyi olurdu.
Nice fit, I liked the dress, she should have her hair pulled up, there's too much going on on the shoulder area.

Jennifer Lawrence;  iyi alıştı Dior giymeye, elbise çok şeker , ayakkabılar takoz!
The dress is lovely, classic Dior! But the shoes : wrong choice! they could have been more elegant.


Gözlerime inanamıyorum  Heidi Klum'u ilk defa doğru düzgün bir  kıyafet içinde görüyorum. Elbise Marchesa.

 


Her ikisi de Anthony Vaccarello. Etek detayından da anlayabilirsiniz.  Anja Rubik'inki  daha punk ama Giselle 's shoes rock!  Giselle kendisi de rocks! zaten. İkinci doğumdan sonra ilk red carpet görüntüsüymüş. Ben maaşallah diyeyim, o da kıçını kaşısın!

 

Doutzen Kroes : Theykens Theory marka deri kapitoneli bir elbise giymiş. Kapitone güzel, deri düzel ama keşke padding olmasaydı içinde, biraz yorgan gibi olmuş, Theykens Theory bence Balmain'den kapitone knowhow 'ı alsın!
Jessica Alba 'da deriler içinde ama hiç belli olmuyor. Laser kesim elbisenin kalıbı güzel ancak desen biraz alaturka gibi geldi, daha modern bir  laser kesim olsaymış süper olurmuş.
The both dresses are my favorite material, leather. The laser cut design of Jessica's dress could have been more modern!
The padding is too thick for Doutzen's Theykens Theory leather dress.




 Burberry içinde Sienna Miller da anne olduktan sonra tipi kayanlardan mı olmuş bana mı öyle geliyor?


Bu hangi kafanın zevkidir, bu görüntüyü beğenen varsa çıksın, ben de anlamaya çalışayım.
Asıl giyeceği  kıyafetin başına çok kötü şeyler  gelmiş olduğuna inanmak istiyorum, bunu seçmiş olamaz!
Şu belden aşağıya şalvar giyse daha şık olurdu!
Excuse me Beyonce,  the dress makes me feel like throwing up, what were you thinking !!?? The theme was "punk" not "kitsch" !!



Blake Lively: Bu ne yaa, ay çok şıksın, kuğu gibisin falan mı dememizi bekliyor. Elbise tek renk olsaydı belki ama bu kontrast haliyle çok zorlama olmuş gibi geldi bana.Elbise Gucci.
Looks like, they  stitched  the top and bottom parts of two different dresses together by mistake :)


Cameron Diaz: Fizik müthiş! Renk yakışmış ama  bi derdi var gibi  sanki?

Ayakkabılar çok güzel, yüzü biraz daha renkli olabilirdi en azından bi kırmızı ruj! Asık surat modası var da benim mi haberim yok, en azından gülümse be kızım! Izdırap çekiyor gibi bi hali var bunun da! 


Tüm zamanların en sıkıcı elbisesi ilan ediyorum. Carolina Herrera tamamen şuursuz bir anında tasarlamış ve Emiliy Blunt da benzer bir süreçten geçerken bu elbiseyi seçmiş herhalde!

Emmy Rossum: Elbise güzel ama bu geceye uygun mu bilemiyorum.



Mahalle terzisine son dakikada diktirmiş, ölçüyü de yanlış almışlar zaten. Yazııık!!
I would expect more from Gwen Stefani, she disappointed me with this non fitting outfit.

Sen de mi Gwenyth , bi de custom made haa!!, daha zevksiz bi şey bulamadın mı? Daha yeni, dünyanın en güzel insanı seçildin, goop'u da seviyoruz, başarılısın, üretkensin , neden böyle şeyler yapıyorsun? Ben de seni zevkli sanıyordum!




Jessica Biel; sen kaç para verdin bu elbiseye bilmiyorum ama kesin kazıklanmışsın! Kumaşın aynısını cumartesi pazarında metresi 5 liraya gördüm diye yemin etsem başım ağrımaz. Olmamış! 






Kate Beckinsale çoğunlukla şıktır, zevklidir. Genel görüntü  hoş diyebilirim, aslında ayakkabılar da hoş ama bu elbisenin altına olmamış. Ayakkabı ve çantayı farklı bir renk seçmeliydi.

Kate Bosworth : Balmain elbise güzel ancak belinde bakıra dönük altın renkli detay, ayy bu rengi nerden çıkardılar moda diye!

Katie  Holmes: Red carpet evrimini görseniz, gözleriniz yaşarır, kendini bayağı geliştirdi diyebiliriz. Etliye sütlüye dokunmayan zarif bir Calvin Klein elbise ama ne yapsa bu kızı beğenemiyorum. Kızını da sevmiyorum, hayatta ilk defa bir çocuk bana bu kadar sevimsiz görünüyor.

Yorum yok, elbisede çok işçilik var!
I appereciate the handwork  of this dress.


Üstü başka altı başka bir elbiseye aitmiş gibi bir izlenim uyandıran bir kıyafet daha. Beğenmedim.
This is also the kind of dress that the top and bottom parts of  two different dresses had been stitched together by mistake! 

Aslında tulum severim , Stella McCartney'i de severim ama bu kıyafeti hiçbir yerinden tutamıyorum. Bi tuhaf duruyor sanki. Ayakkabı ve çanta ayrı telden çalıyor. Bu bakıra dönük ne üdüğü belirsiz, 24 ayar altın rengi nereden çıktı,  hemen herkesin üzerinde ya çantasında ya elbise işlemesinde, belinde, kemerinde bu renk bir detay var, olmasa daha iyiyidi. 


Madonna için sıradan bir kıyafet, farklı bişey yapmasını beklerdim. 
Quite an ordinary outfit for Madonna, I would expect her to surprize  us by wearing something far from her casual, on stage style.

Marion Cottilard; Deli midir nedir, illa ya sarı elbise giyiyor ya da elbisesinde sarı renk bir detay oluyor. Elbisenin üst kupu şahane ama hepsi bu!


Mary Kate Olsen Chanel Couture giymiş. Üzerine de Balmain almış, yerleri süpürttürüyor. Sarı lacivert olduğundan mı, elbise Chanel olduğundan mı nedir bilemiyorum ama beğendim. Kız kardeşinin resmini koymaya zahmet bile etmiyorum. Ne idüğü belirsiz, uzun turuncu, işlemeli, bizim assolistlerin sıradan bir Bodrum gününde plajda giyeceği türden bir elbise giymiş, surat mahkemenin aynı duvarı , gerisini siz hayal edin. Beni zahmete sokmayın, şu zevksizler için!


Elbiseye yorum yapamıyorum. Bu tür ne elbise ne mayo beğenebildim, belki de o benim zevksizliğimdir. Ama Miranda Kerr ne giyse olur. Onun gülen yüzü ve geoderle çizilmiş gibi kusursuz fiziği yeter!
The dress is not my sytle but everthing looks good on her as always!





Yok kınamayacağım !  kınarsam başıma gelir biliyorum. Bu ne hal, elbiseyi ne hale getirmişsin Kim. Parmak uçalarından gırtlağının tepesine kadar, ayakkabıya kadar aynı desen, pes! Lunaparkta boşluğa kafanı yerleştirirsin de resim  çektirirsin ya aynen öyle görünüyor! Gebe halinle böyle dar bi elbise hiç olmamış , git evinde otur!  ayaklarını uzat!  ne zorun var buralarda yüksek topukların üzerinde! Bi sürü de laf işiteceksin elin bloggerlarından. Değer mi!



4 Mayıs 2013 Cumartesi

Evli çiftler için izlenesi filmler- bunun modayla ne ilgisi var?

Pek yok! Bu blogdaki herşeyi modayla ilgili sanmayın zaten. Eski bir sinema tutkunu olduğumdan ağırlıklı sinema bloguna dönüşme potansiyeli var her zaman...
Dün akşam 2012 yapımı Hope Springs adında bir film izledik, Meryl Streep , Tommy Lee Jones ve Steve Carell  oynuyor. Her üç oyuncu da tahmin edilebileceği gibi rollerinin hakkını  tam olarak vermişler.
Seneler önce bu tür bir film daha izlemiştik,1999 yapımı  Story of Us, bu filmde ise başrollerde Bruce Willis ve Michelle Pfeiffer oynuyordu. Bugün bu iki filmi irdelemek istiyorum.



Her iki filmde de ortak hikaye zaman içinde birbirine yabancılaşma, sıkılma, bunalma eğilimi gösteren evli çiftlerin durumları. Öyle bir durum ki bu evlilikler ya kurtarılacak ya da bitirilecek! Mevcut durum devam ederse iletişimsiz, mutsuz iki birey olarak yaşamlarını sürdürecekler. Evliliklerini bitirseler ayrı  dert,  çünkü  temelde birbirlerine güçlü bir aşk, sevgi  ile bağlılar dolayısıyla  ayrılık da onları mutsuz edecek. Aslında ayarı bozulmuş ilişkilerini düzeltmekten, gerekirse kendilerini değiştirmekten başka çareleri yok.
Story of Us evliliğinde 10-15 yılını geride bırakmış, çocukları ergenlik çağında olan bir çiftin yaşadığı iniş çıkışları anlatırken, Hope Springs birbirinden tamamen kopmuş 31 yıllık evli, çoluk çocuğu evlendirip aynı çatı altında dertleri ve birbirleriyle başbaşa kalmış bir çifti anlatıyor. Evlilik çok güzel çok şahane biliyoruz ama aslında her ne kadar birbirini çok severek, aşık olarak, isteyerek evlenilmiş olsa da zaman içinde insanlar birbirlerini  törpülemeye başlıyor ya da evliliklerde böyle dönemler olabiliyor. Aynı anne babadan doğan aynı aile ortamı içinde yaşayan kardeşlerin bile zaman zaman çatışmaya düşmesi söz konusu iken, birbirinden tamamen farklı iki ayrı ortamda yetişmiş bir kadın ve bir erkeğin aynı çatı altında sütliman bir ilişki sürdürmesi anormal olurdu zaten!
İki film de evlilik, birliktelik adına  sevgi , saygı ve gerekirse karşındaki için taviz verme, değişme gerekliliğini anlatan, bunu anlatırken aynı zamanda duygulandıran, kimi zaman güldüren, kimi zaman düşündüren ve aslında dürüst  iletişimin  ne kadar önemli olduğunu anlatan filmler.
Story of Us evliliğin ilk 10-15 yılını sürdüren çiftler için, Hope Springs de daha uzun süre evli kalmış ve artık birlikte yaşlanmaya  başlamış çiftler için izlenmesi gereken iki film olduğunu düşünüyorum.


Böyle bir konuya girmişken evli çift değil de ailenin önemine odaklanan bir diğer film olan  Click 'i de eklemeden edemeyeceğim .İnsanı değiştiren kitaplar veya filmler vardır ya onlardan biridir Click. Hem de bunu yaparken çaktırmaz!  Ben zaten mikemmel! olduğumdan  böyle bir öğretiye ihtiyacım yoktu  ama sizin gibi fanilerin mutlaka izlemesi gerekir:))) Diğer iki filmi izlemeseniz bile Click'i izleyin. Hem eğlenecek, hem  değişeceksiniz.
Hadi size iyi seyirleeeeer...
Not: Başaklar sadece eğlenme amaçlı olarak izleyebilirler, her ne kadar işkolik olsalar da filmin anlatmak istediğine onlar zaten doğuştan sahip.      


3 Mayıs 2013 Cuma

Neden Urfa


Başlığın yazacaklarımla hiç ilgisi yok ama  komik yaa, Aksaray'da bi kebapçı adı bu! Duyduğumda uzun bi süre pişmiş kelle gibi sırıtıp arada Butthead gibi hıhı hıhıhh hııhh  diye engellenemez sesler çıkarmama sebep olmuştu. Aslında başlık 'neden ingilizce' olacaktı  ama 'neden'  yazınca urfa geldi aklıma, hem hatırlayıp güleyim hem de sizle paylaşayım istedim. Şimdi başlıkla ilgisi olmayan konumuza gelelim;

Baştan söylemediğim bişey var ki o da  sıkça ingilizce kelime kullanacağım veya  arada ingilizce de yazacağım. Bunu Türkçe'yi dejenere etmek için yapmıyorum, çok international hatta multinational :))) bi insan olduğumdan yabancı arkadaşlarım da takip edebilsin diye yapıyorum bu bir, anlatmak istediğim bazı şeyleri ingilizce olarak daha iyi ifade edebiliyorum bu iki,  ingilizcemin ne derecede advanced olduğunu  artık siz düşünün :) bu çok megaloman oldu! Neyse bunlar tabii ki latife, arada  ingilizce de yazmak istiyorum hepsi bu! burda oturup bi de size açıklama mı yapıcam şimdi, canım öyle istiyor! adamı hasta etmeyin!